Düştüm geçen gün ayağım burkuldu,acısı içime oturdu, sürekli burkulan ayağını ovduğun geldi gözümün önüne,ve gene de sabah kalkıp o zor işine gittiğin,daha başka ağrıdı ayağım...
Zaman geçti, gene mevsimler değişti, benim senin adını verdiğim, senin hiç göremediğin bıdığım büyüdü bir yaş daha, amin demenin ne anlama geldiğini bilmese de ağzını açıp birşeyler söylüyor fısır fısır biz sana dua ederken...
Ben de başka oldum sanki, daha fazla düşünür oldum her şeyi,daha alıngan belki, yada daha kırılgan,hasretle özleyen,içi hep kanayan...
Önemi kalmadı dünya işlerinin gözümde,bu yüzden daha yalnızlaştım sanki,şöyle bir düşünüyorum da sen ne doğru söylermişsin bir çok şeyi, özür dilerim, geç anladım...
Boş şeylerin peşinden koşmuyorum artık, ikiyüzlülüğe de yer yok benim dünyamda...
Annem... gene aynı kanatları altına alan, koruyan, kollayan, üstümüze titreyen,ama buruk çok buruk...
Kaldığımız yerden devam ediyoruz işte bir şekilde sen olmadan...
Özlem kelimesi ancak böyle manasını buluyormuş öğrendim...
Öğrendiğim bir çok şey daha var aslında...
İnsan her gün her dakika ağlayabiliyormuş örneğin...
Küçücük bir anı yüreğini sızlatabiliyormuş...
İnanılmaz derece de sabırla dolabiliyormuş içi...
Evet ben seçmedim seni ama hiç te keşkem olmadı, o sıcak yüreğinle bana kattıkların için teşekkür ediyorum...
Babam...
Sol yanım çok acıyor...