
Geçen cumartesi evde oturmuş kahvaltı ediyorken benim kuzu birden üsküdara gitmek istediğini söyledi!! 4 yaşındaki çocuk ne bilir üsküdarı falan derken bu devrin çocuklarının fazla bildiğini düşündük annem ile beraber ve haydi dedim kalk gidelim oradan da motora biner beşiktaşa geçeriz,deniz havası alırız eski semtimiz ile özlem gideririz.

Balık pazarında gezindik o kadar uzun zaman olmuş ki görmeyeli değişik geldi gözüme çarşının her yeri,bir sürü mağaza kapanmış yerine bambaşka tarzda yenileri açılmış.

Ayağı görünen küçük beye en sevdiği balık olan mezgitten aldık eve döndüğümüzde afiyetle yedi.

İstiklal de bir zamanlar çokça vakit geçirdiğim mephısto beşiktaşa da gelmiş daha yeni görüyorum çarşının havası değişmiş, bazen diyorum ömür geçiyor biz yetişemiyoruz değişime...

Meşhur dönerci önündeki kuyruk hiç azalmadı, babam geldi aklıma o an da çarşıda çalışırdı ve beni görür görmez hemen yemek yedireyim haydi gel derdi yanımda kim varsa onada ısrar ederdi haydi gelin döner yiyin ah zaman nasılda geçiyorsun iç yaka yaka...

Bizim küçük beyi ikna ettikte bir kahve içmeye oturduk annem ile,mekanı çok beğendim biraz da cihangirde ki mekanları anımsattı bana tek çocuklu bizdik :)

Mekanın tasarımını çok beğendim ama fazla fotoğraf çekemedim başka sefere inşallah.


Geri dönüş yolunda dalgalı denizde sallanarak üsküdara döndük ve evimizin yolunu tuttuk,küçük beyde bizde o günü mutlu bitirdik,hazır hafta sonu gelmişken derim ki kendinizi mutlu edin ve bir boğaz havası alın istanbullular.