Çocukken hep hayalim televizyonda izlediğim programlarda ki gibi sırtıma bir çanta elime bir fotoğraf makinesi alıp diyar diyar gezmek,hiç görmediğim yerleri görmek, tatmadığım lezzetleri tatmak, keşfedilmemiş yerleri mekanları keşfederek bunu insanlarla paylaşıp turist Aylin olmaktı, elbette hiç bir zaman olmadı bu hayalim, klasik sabah git akşam gel yeni nesil kölelerden oldum ben, bu sebepten blogumda en çok gezi yazıları yazmayı seviyorum, gezip görüp beğendiğim yada beğenmediğim şeyleri sizlerle paylaşmak bana büyük bir keyif veriyor.
İstanbul gibi büyük bir şehirde yaşayınca hayaller de hep aynı oluyor, küçük bir kasaba bahçeli bir ev,sessizlik, huzur içinde yaşamak yada küçücük bir cafe şirin eşyalarla döşenmiş, insanlar çay yada kahvelerini içiyor, kitaplarını okuyor , kimse kimseyi rahatsız etmiyor,fırından yeni çıkmış kek yada poğaçalar o anlarına eşlik ediyor...Hepimiz huzuru arıyoruz aslında kimimiz sıcak bir çayda, kimimiz sıcacık bir tebessümde ...Milyonlarla hayalimiz bir, kalabalıklarda hayaller bile kişiye özel kalamıyor...
İşte milyonların içinden cesareti ile hayaline kavuşmuş Perizat hanım ve İstanbul' un tarihi semtlerinden biri olan Çengelköyde küçücük bir mekana huzuru sığdırmış adına da Çaycı İzzet Efendi demiş.
Hem çayı, hem tebessümü tatlı sohbeti bir araya getirmiş, sıcacık mekana hayalleri sığdırmış.

Mekanı ilk Instagram da Haşmet Babaoğlu 'nda görmüştüm.
Çaycı İzzet Efendi' de bu öğle.. kendime bir köşe seçip börek ve kurabiye eşliğinde çayımı yudumluyordum. O anda raftaki kitap gözümü çeldi. Ingeborg Bachmann 'ın yıllar önce okuyup çarpıldığım 'Ağustos Böcekleri ' adlı radyo oyununun bulunduğu kitap oracıktaydı. Açtım , okumaya başladım ve ..... Mekandan, zamandan herşeyden koptum.
Diyordu hergün yazılarını keyifle okuduğum yazar ben de bir hevesle orada olmayı hayal ediyordum dizelerini okurken...

Sonra birkaç kez daha görünce ve aklımda hep gitmek olunca daha önce gitmiş olan Papatya Prensese bir daha ki sefere beraber gidelim dedim, ve geçtiğimiz hafta kahvaltı için buluştuk, kırmızı kapılı sıcacık bir ortam, bir anda huzur içinde kalmıştım,yanan mumların kokusu çaya karışıyor masalar üzerinde ki kitaplar başka dünyaların kapısını aralıyordu.

Kahvaltısında ki her tat çok lezzetli burayı kahvaltı evine çevirmek istemiyorum ama kahvaltı muhakkak olsun istiyorum diyor sahibesi, yediğimiz her şey öyle lezzetli ki mevsimine göre kahvaltısı çeşitlilik gösteriyor reçellerini sevgili arkadaşımız mutfak havlusu zeynep yapıyor, kahvaltı ederken kaç bardak çay içtiğimi hatırlamıyorum, Çaycı İzzet Efendi de yumuşak içimli çok lezzetli türk çayı içeceğinize emin olabilirsiniz.
Kahvaltı serpme olarak geliyor kişi başı fiyatı 25 lira ve yanında ki çay sınırsız, kahvaltı yanında ki çaya para yazan mekanlara selam olsun !


Kek, kurabiye, Paskalya , cheesecake her daim taze ve lezzetliler.

Menünün olmadığı Çaycı İzzet Efendi de raflarda ki kavanozlardan koklayarak çayınızı seçiyor masaya gelen şık demlikler ve fincanlarda keyifle çayınızı içebiliyorsunuz benim favorim rooibos turunç- gül oldu.
Bir demlik çay 2 fincan çıkıyor fiyatı 12 tl
Klasik türk çayı bardağı 3 tl

İyi ki çay var iyi ki çayın demine ortak olacak dostlar var... Fırsat buldukça biz Papatya Prenses ile Çaycı İzzet Efendide olacağız , belki bir gün karşılaşırız ne dersiniz ?
Mekanı papatyanın gözünden okumak için tık tık
Adres : Çengelköy Mahallesi Kerime Hatun Camii sokak