Quantcast
Channel: Yemek tarifleri
Viewing all 467 articles
Browse latest View live

MARMELATLI KURABİYE

$
0
0





Hergün kararlar alanlardan mısınız sizde?
Evet ben tam olarak onlardanım itiraf ediyorum bende alınan kararlar,yapılacak listeleri hiç bitmez 24 saati kendisine yetiremeyenlerdenim...
Mesela bu ara içimden hiç tarif vermek gelmiyor yada arşivde bekleyen kahvaltı sofralarını yayınlamak istemiyorum,nedeni mi ne bilmiyorum tam olarak ama böyle hissediyorum bambaşka şeyler yazmak geliyor..
Siz ne diyorsunuz bu durumuma?

2013 ün son günlerine evime konuk olan misafirim için hazırlamıştım bu güzel marmelatlı kurabiyeleri o güne ait kahvaltı sofrası  detayları sonra gelecek  takipte kalın :)


Malzemeler

  • 250 gr tereyağ (oda ısısında yumuşamış)
  • 2 adet yumurta sarısı
  • 1 su bardağı pudra şekeri
  • 3-3,5 su bardağı un
  • 1 kase  marmelat (ben böğürtlen kullandım.)
  • Üzeri  için pudra şekeri

Yapılışı

  • Bir kasede tereyağ, yumurta, pudra şekerini un yavaş yavaş  ilave ederek yoğuruyoruz. 
  • Ele yapışmayan bir hamur elde edince hamurumuzu bir müddet buzdolabında bekletiyoruz.
  • Fırınımızı 180 derecede ısıtıyoruz.
  • Tezgaha bir miktar un serpip hamuru yaklaşık 1,5 cm kalınlığında açıp bir kalıpla kesiyoruz. 
  • Hamurun yarısını kalıpla keserken ortası delik bir şekilde kesiyoruz. 
  • tepsiye diziyoruz Yaklaşık 8-10 dk Pişiriyoruz. 
  • Pişen kurabiyeleri soğumaya bırakıyoruz.
  • Soğuyan kurabiyelerin ortası delik olmayanların üzerine marmelat sürüyoruz.
  • delikli olanların ise üzerine süzgeç ile  pudra şekeri serpiyoruz.
  • Marmelat sürdüğümüz kurabiyenin üzerine pudra şekeri serpilmiş ortası delik kurabiyeyi koyup yapışması için hafifçe bastırıyoruz.




Hangi renk en sevdiğin deseniz direk kırmızı derim sizce de girdiği her yeri canlandırmıyor mu?
Masamızdan bir kare 






TAVSİYE EVİNDE ELİF KORKMAZEL İLE SALAT YAĞ LEZZETLERİ

$
0
0


2014 yılının ilk etkinliği tavsiye evinin daveti ile elif korkmazel ile salat yağ lezzetleri oldu.Keyifli bir zaman diliminde sevgili blogger arkadaşlarımla beraber elif hanımın bize yaptığı yemeklerin dışında arkadaşlarımın salat yağ ile yapıp getirdiği lezzetleri deneme fırsatı buldum hepside birbirinden lezzetlilerdi.

Uzun yıllardan sonra tekrar mutfaklarımıza dönen,salat yağ hakkında konuşup eski zamanlarda ki tarif defterlerini yad edip büyüklerimizin kulaklarını çınlattık.





Elif hanım bizim için Sebzeli Salat Pilavı, Salça Soslu Islama Köfte ve Tahinli Salat Kurabiyesi yaptı hepsi de birbirinden lezzetli idi.





Salat yağ marketler de ilk etapta ayçiçek ,kanola  ve mısır yağı olarak raflarda ki yerini aldı ilerleyen günler de zeytinyağı da bu çeşitlere eklenecek. 




Giderken yapıp götürdüğüm ve salatlı tarifler arasında yerini alan havuç yemeğim tarif için tavsiye evi facebook sayfasına bakabilirsiniz.




O nefis kurabiyeler gerçekten de muhteşemdi muhakkak denenmeli diyorum.




Köftenin son dokunuşları yapılıyor.




Hem göze hem mideye hitap eden sebzeli salat pilavı.
Bu güzel gün için tavsiye evine Elif korkmazel ve salat'a teşekkürler.



Etkinliği izlemek için  http://www.youtube.com/watch?v=0IUdkolU-os


HAFTA SONU KEYFİ

$
0
0







Hafta sonu geldi bol bol kitap okumalı, bu ara bu yazar favorim anlatım dilini çok sevdim tavsiye ederim.
Mutlu,huzurlu bol sohbetli kahvaltı sofraları...
Afiyetle içilen kahveler..
Ve bol bol oksijen alıp enerji depolayıp yeni haftaya başlamalı diyorum.
Mutlu haftasonları :)

Benim fotoğraf  için kelebeğingözünden teşekkürler :)


ANAOKULUNA BAŞLAMA ALIŞMA DÖNEMİMİZ

$
0
0
Benim kuzuyu bilen bilir azmandır,durduğu yerde durmaz 2 dakika oturmaz bir yere mi gidiyoruz, birimiz yada ikimiz peşinden koşma durumları,eve dönüş hali tam bir yorgunluk.
Zaman bizim çocukluğumuzda ki gibi değil değişiyor bir şeyler, bizim çocukluğumuzda yaşıt komşu çocukları vardı anneler çay içer çocuklar uslu uslu oynar, bahçeye çıkar bir şekilde oyalanırdık şimdi öyle değil ki büyük şehirde bahçesiz evlerde beton yığınlarının arasında çocukluğunu yaşamaya çalışan çocuklar...
İşten dönmüş günün yorgunluğunu atmaya çalışan anne babalar ve ilgi bekleyen bir çocuk..
Zor bu sebepten bana göre bu zamanda çocuk olmak...
Bende işte tam bu sebeplerden ve yetemediğimizi, oyuna ve yaşıtlarına ihtiyacı olduğunu düşündüğüm
2 yaşını doldurmuş kuzuma yavaştan anaokulu araştırmaya başlamıştım,kimselere kulak asmadan çünkü genel de şu tarz cümleler duyuyordum.

-aaaaaa küçücük çocuk Allah aşkına ne okulu yazık değil mi? bu cümleleri kuranlar anneanne,babaanne büyük teyzeler, amcalar,dayılar bu liste böyle uzar gider....

Diğer cümleler ise şöyle oluyordu

-iyice araştır bak bilmem ne eğitim veren  (montessori,vb.) yer olsun çocuk gelişsin bıdı bıdı bıdı bıdıı....

-ingilizce eğitim de versinler aman bir kelime bir kelimedir çok önemli kulak aşinalığı olsun... (olmasın arkadaş 2 yaşındaki çocuğun kulak aşinalığı olmasın yada hiç ingilizce öğrenmesin ne oluyor bilmeyince bıd bıddd )

-Birde ülkenin siyasal durumları var ki artık bu okulların bile içinde o tarz eğitim versin ne tarafa yakınsan ( hayır arkadaş tarafım yok benim neyi ne kadar öğrenmesi gerekiyorsa onu öğrensin geleceğimizi bırakacağımız çocuklarımızı bu durumlara sokuyor olmak benim canımı çok yakıyor.)

Tabi ki ben hiç kimseye kulak asmadım okul ararken,okul sahiplerinin ve orada çocuklarla ilgilenecek kişilerin anneliğin ne olduğunu bilmesi, temizlik ve güvenlik benim için tek  kuraldı.

Bu kriter göz önünde bulundurularak daha önceden oyun grubuna gittiğimiz çocuk klubümüzün ana okulu olduğunu öğrendiğimde yeni yerlerini de gezip beğenmemiz ile   eşim ile oraya kayıt ettirmeye karar verdik.
Aslında bundan sonrası çok daha önemli çocuk okula alışacak mı? bu süreç ne kadar sürecek? evet söylüyorum benim okula alıştırma sürecim tam 1 ayımı aldı okul bahçesinde beklemeler,sınıfa gidip gelip arada beni görmek istemeler araya giren bayram tatili ve yeniden alıştırma süreci çünkü en başa dönmüştük :( (bu ülkenin sürekli tatil durumunu sevmiyorum kızmayın bana ama )

Tam bir ara pes etmek üzereydim dedim olmayacak alışmayacak bu çocuk daha fazla kendimi hırpalamayayım,ama bu sefer de verdiğim emek boşa gidecekti ağladım, üzüldüm ama sonunda başardım şimdi kuzum çok mutlu severek gidiyor eğleniyor ve bu durum beni daha mutlu ediyor.

İlk olarak 3 yarım gün başlamayı düşünmüştüm ama okulunda yönlendirmesiyle 5 gün başladık iyi kide 5 gün başlamışız diyorum alıştırma sürecinde devamlılık çok önemli bana göre,ana okulları iyi ki var hem çocuklar için hem anneler için bizlerinde biraz kendimize zaman ayırabilmek için oldukça iyi bir fırsat,Bir aksilik olmadıkça eylülde tam güne başlatmak istiyoruz.

Okulun bize ne faydaları oldu diye sorarsanız ikinci  ayımızın başında bezden kurtulduk, okulda bezini istememiş tuvalet eğitimi için hazır olduğu söylendiğinde bende eve geldiğimizde bezi çıkardım ve o günden beri bez takmıyoruz.

Eski ye göre daha uslu,tabi bana göre başka çocuklarla yan yana geldiğinde hala en yaramazı benim ki sayılabilir :) tam olarak konuşamıyor ama istediğini anlatabiliyor:)

Demem şu ki her çocuğun ayrı gelişimi var hepsi farklılık gösteriyor bize düşen tek şey sabır çocuğum geç mi konuşacak konuşsun bunun için sıkıntı etmeyin onun hiç konuşamayacak olması halinde sevginizden bir eksilme olacak mı?





Okul halleri :)




 Çocuklar hep mutlu olsun.






HAFTA SONU...

$
0
0



Bu günü de yaşamımız için uyandıran yaratana binlerce defa şükretmek belki gökyüzüne bakarken,Aile olabilmenin keyfini çıkarmak doyasıya mutlulukla...
Bir fincan kahvenin tadı daha başka gelir keyifler yerindeyse ve bir kitap tüm dünyayı aydınlatabilir içinde yüreğinize dokunan cümleler varsa....

Mutlu hafta sonları.




COFFEE LOUNGE, İNTİKAM DİZİSİNİN MEŞHUR CAFESİ YOLCU

$
0
0







Beykoz paşabahçe sahilde denizin kenarında manzarası  muazzam bir mekan eski adı coffee lounge yeni adı ile namı diyar intikam dizisini izleyenlerin bildiği yolcu cafe,meraklıların değişik ilçe ve şehirlerden geldiği şirin mekan.Değişik ve yeni yerler keşfetmeyi seven blog sahibinin yolu bu hafta sonu yolcudan geçti.

İşletme konusunda bana göre sıkıntılı bir mekan müşteri pek önemsenmiyor gibi  mesela bir menü yok varsa da çalışan getirmemeyi tercih etti(bu en basiti),şu an merak edilen ve o gün çalışanının anlattığına göre izmir' den bile görmek için geleninin olduğu bu mekan daha başka türlü hizmet verebilir bu popülerliği  gelecek günler için güzel kullanılabilir ama galiba paraya ihtiyaçları yok en azından ben öyle hissettim.









Mekan küçük ama şirin bir görünüme sahip 




Bu köşeyi çok sevdim.




Diziyi izliyor musun?diye sorarsanız bana cevabım hayır sadece ilk 3-4 bölüm izledim sonrasında bana hitap etmedi,fazla çarpık ilişkiler,fazla entrika bünyeye zarar :)  








Ferforje nasılda şıklık katıyor bulunduğu her yere.




Karnım o kadar açtı ki en hızlısından snitzel istedim gelen tabaktan  ne yazık ki memnun kalmadım.





Yemek ne kadar başarısızsa çay tam aksi güzel tazeydi demem o ki mekanda çay kahve içmeyi tercih edin.



Mekan fotoğraflarını çekerken bende yakalanmışım :) kuzununannesine 


Mekan adresi : Tarihi Paşabahçe İskelesi, İskele Cd. No 22  Paşabahçe, İstanbul






BLOGGERLAR AYLİNDEN DENEMELER'DE KAHVALTIDA

$
0
0


Şu süslü sofralarına bir günde ben konuk olsam ya demesi ile başladı her şey, elbette neden olmasın dedim ki sevgili seyhana, ondan sonrası twitterüzerinden konuşmalar bir ara on kişiye tamamlanacak diye düşündüm, ama beş kişide kaldı,  sonradan diğer arkadaşların son anda işleri nedeni ile 3 kişi olabildik,seyhan,(seyhanın ufaklığı nasıl tatlı tam ıssırmalık) sezen ve ben hoş sohbet eşliğinde kahvaltımızı ettik.

Blog yazmayı, blogumu seviyorum, böyle güzel insanların hayatıma katılmasına sebep olduğu için daha da çok seviyorum. :)

Nasıl bir masa hazırlasam diye düşünürken, yılbaşı öncesi olduğu için kozalakların olmasını hayal ettim soframda,siyah,beyaz  ve altın sarısı renklerde karar kılınca bu görmüş olduğunuz masa çıktı ortaya.






Çörek otlu kurabiyeler tarifi sevgili papatyaprenses 'ten aldım muazzam bir lezzete sahip.




Kozalakların  üzerine  dilek kartları hazırladım yeni sene için.





Sofrada ayrıca elmalı,tarçınlı, yaban mersinli muffın ve kolay kumpir vardı.




Mutluluklarımızı çoğaltacağımız böyle günler çok olsun..





SENSİZ 3. YIL

$
0
0






Gözümün önünde o kare pikniğe gideceğiz dedim sen bir kalk.... Hani 10 gün önce gitmiştik ya senin istemen ile ocak ayının ilk günü buzdu hava ben biraz söylenmiştim bu soğukta donacağız diye,son kare o...sonra ben yanından ayrıldım gözlerimde gözlerin kaldı bana o son bakışın...

Sonra hastanenin deri koltuğunda oturuşum ağlayışım gitmiyor gözümün önünden, kalkamadım hani bir zaman yerimden,ayağımı vuruşum yere...

İlk defa o zaman isyan ettim ben.....

Sesini özledim biliyor musun?

2,5 yaşında artık oğlum, ona bakıyorum, istedikleri kadar babasına benziyor desinler, sadece sana benziyor senin hiç göremediğin torunun biliyor musun?

Her dede dediğinde ona sarıldığını,olsaydın onu ne kadar çok seveceğini  hayal ediyorum biliyor musun?

32. yaşıma sayılı günler kaldı,gittiğinde 29 olmamıştım çocuktum daha, sen gidince gerçekten büyüdüm biliyor musun?

Bu ara yüreğim kaldırmıyor gelemiyorum yanına bilirim beklersin beni, ama sol yanım çok acıyor bu ara çok.....hiç geçmeyecek bu sızı biliyor musun?

Adımın senin sesinde yankılanışını özledim....

Kat kat bahçeli bir binaydı kar yağdığında pencere kenarından dışarıyı seyretmek büyük mutluluktu benim için,çay ocakta kaynar cama buğu yapardı ben buğulanan cama adımı yazardım,evimizin karşısındaki okulum tatil olsun diye dua ederdim.Annem üşürsünüz kalın giyinin derdi kar topu oynamaya çıkarken,sen aksam işten gelince donmuş ayaklarını sobada ısıtmaya çalışırdın,işte  o zaman kar yağmasın babam hiç üşümesin  derdim.her kar yağdığında  ben babam yerinde üşüyor mudur ki diye düşünüyorum... biliyor musun?

Şimdi çok eski bir tarih  gibi senli günler geride kaldı  öyle mi?

Bu sensiz üçüncü yıl biliyor musun?

Baba...

BABA demeyi çok özledim biliyor musun?




HAFTA SONU..

$
0
0


Hafta sonuna neşeli bir kahvaltı ile başlamak,belki denize karşı çayınızı yudumlarken en sevdiğiniz kitabı okumak ve ya sevdiğiniz dizeleri mırıldanmak...
Mutlu hafta sonları...

Eskiden

Çember çevrilir,
Su musluktan içilir,
Ağaçlara tırmanılırdı.
Bebekler bezden,
Silahlar tahtadan,
Resimler kömür karasından yapılırdı.
Kızlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin
İsimleri konulur,
Saatli maarif okunurdu.

Komşuda pişen
Bize…
Bizde pişen komşuya düşerdi.
Geceler ayaz,
Sokaklar karanlık,
Yıldızlar parlak olurdu.

Turşu, salça, mantı
Evde yapılır,
Karpuz kuyuda soğutulurdu.
Erik ağacının çiçeği,
Pencere camımıza yaslanır,
Güz yaprakları bahçemize düşerdi.

Kardan adam yapılır,
Evlerde soba yakılır,
Kış gecelerinde masal anlatılırdı.

Merdiven çıkılır,
Aidat ödenmez,
Yönetici seçilmezdi.
Evler badanalı,
Sokaklar lambasız,
Mahalleler bekçili olurdu.

Ajans radyodan dinlenir,
Çizgi roman okunur,
Defterlere kenar süsü yapılırdı.
Hayat,
Arkası yarın gibiydi,
Kesintisizdi.

Her gün yaşanacak bir şey vardı.
Herkes kendi düşünü kurar,
Kendi hayatını oynardı.

Şimdi,
Herkes
Yoğun,
Yorgun
Ve
Tek başına…


Şiir: Can Yücel

İYİ Kİ DOĞMUŞUM...

$
0
0





Gene böyle soğuktu hava çok ta karlı,siyah uzun eteğim,gri bluzum yüksek topuklu ayakkabılarımla fönlü saçlarımı savura savura gitmiştim, arkadaşlarımın benim için hazırladığı doğum günü partisine,nasılda şen nasılda mutluydum değişikti her gün 18 yaşına girilmiyordu ki.. 30 yaşıma girdiğim gün böyle yazmışım bloga aradan tam iki yıl geçmiş hızlıca...

32. yaşımın  ilk günü bugün...

Biriktirdiklerim var yaşanmışlıklarım...

Deli gibi sevişim,Aşkla bağlanışım...

Teşekkürlerim var sonsuz...

Kırıldıklarım var affedişlerim...

Özlediklerim büyük bir hasretle...

Çocuktum... 

İki katlı Annemin yaptığı pastalara konan mumları üfler,sadece mutlu olurdum..

Şimdi ben sadece mutlu olsun diye iki katlı pastalar hazırlıyorum...

Hayat...

Şimdi ben  kocaman bir kadın,bir ANNE...

Heyy hayat !!!

Eyvallahım yok kimseye bilesin...

Bu yüzden belkide biraz yalnız oluşum...

Yalanımda yok,kinim de, nefretim de...

Sadece mutluluklarım var her anda...

Dinlediğim bir şarkıya,kokladığım bir çiçeğe,bir öpüşe...

Şükretmek aldığım her nefese...

32. yaşımın  ilk günü bugün...

İyi ki doğmuşum..




APPLE CRUMBLE (KIRINTI TATLISI)

$
0
0


Havalar nasılda soğudu değil mi? bir anda, dün sulu kar yağdı,ah o eski kış mevsimleri nerede? (bu cümle üstüne  yazar kendini yaşlı hisseder) ben ilk okulda ki dört mevsim panosunu özlüyorum, ne garip değil mi?bildiğimiz doğrular giderek  yok oluyor,iki mevsim gibi oldu sanki güzel ülkemizde,umarım yakında her şey tekrar eskisi gibi olur ve biz yılın bu ayında karlar içinde yuvarlanabiliriz :)

Hava soğumuşken içilen çay kahveler de çoğalmışken şöyle mevsim meyvesi ile hem kolay hemde lezzetli bir tatlı yapmaya ne dersiniz?

Bu tatlı kahvaltıya gelen misafirim için yapılıp afiyetle yenilmişti.

Sizde eğer elma ve tarçının büyüsüne hayır diyemeyenlerden iseniz bu tarif tam size göre


Malzemeler

  • 3-4 elma
  • 1 çay bardağı kuru üzüm 
  • tarçın
  • 1 çay bardağı ceviz 
  • 1/2 çay bardağı toz şeker
  • 1/4 limon

Hamur için
  • 100 gr. tereyağ  soğuk olacak. (teremyağ kullanıyorum)
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 2,5-3 su bardağı un
  • 1 paket vanilya

Yapılışı
  • Elmaları soyup küpler halinde doğrayıp,limon suyunu üzerine gezdirip iyice karıştırın. (elmaların kararmaması için)
  • Kuru üzümleri sıcak su içinde 5dk. bekletin.
  • Fırın kabına alınmış elmalara üzüm,ince çekilmiş ceviz,toz şeker ve tarçını ilave edip iyice karıştırın.
  • Hamur için bütün malzemeleri mutfak robotunda karıştırın. (elde de yapabilirsiniz rondoda daha hızlı olacaktır.)
  • Hamur hazır olunca elmaların üstüne kırıntı şeklinde dağıtın.
  • Önceden ısıtılmış 180 derece fırında üstü kızarana dek pişirin.
  • isteğe göre vanilyalı dondurma ile servis edin.

tarif: sevgili smilena 'dan








Hoş sohbetlerin eşliğinde çayınızın yanına  çok yakışacak bu lezzet.



Fotoğraflayan: papatyaprenses' e teşekkürler.




AYIN RÖPORTAJI : PAPATYA PRENSES

$
0
0

Blog dünyasını keşfettiğim yıllarda en çok sayfasını ziyaret ettiğim,bu alemi bana sevdiren,ne özenli insanlar var dediğim Papatya prenses yakından tanıma fırsatı bulduktan sonra, kendisine hem sevgimin hem hayranlığımın arttığı insan,tanıyanı çoktur aslında, ben bu güzel yürekli insanı yakından tanıyın istedim,güzel bir röportaj gerçekleştirdik beni kırmayıp tüm içtenliği ile verdiği cevaplar için çok teşekkür ederim.

Keyifli okumalar.


Papatya Prenses kimdir?
Şubat doğumlu olmasına rağmen en çok ilk ve sonbahar mevsimlerini seven, ailesinin huysuz ama tatlı bir tanecik kızı, kardeşinin bazen çok didişse de anaç yapılı ablası..
Tipik kova burcu, duygularını uçlarda yaşayan, hassas, sadık.. Farklı alanlarda hobileri olan, boş durmayı sevmeyen, kitap düşkünü, kedilere, kuşlara, kelebeklere bayılan, tüm çiçekleri ama en çok papatyaları seven, yalnızlıktan hoşlanıyor gibi görünse de, tüm sevdikleri hep gözünün önünde mutlu mesut yaşasın isteyen, bir günde dört mevsimi yaşayacak duygu fırtınaları bol, İstanbullu ve İstanbul’da yaşayan, fotoğraf çekmeyi çok seven, pişirdiklerini sevdiklerine yedirme tutkusu olan, bu sorulara cevap verdikten sonra “şunu da yazsaydım keşke” deme kapasitesine de sahip olan bir kız…
Blog sahibi olma fikri ilk nasıl oluştu sizin blogunuzu diğerlerinden ayıran fark nedir?
Hali hazırda evde değişik tarifler deneyen, özellikle pasta ve hamur işine ilgisi olan biriydim. Şuan blog yazmayı bırakan ama yıllar önce benim severek takip ettiğim bir site sayesinde, bende de blog fikri oluştu. Klasik bir şekilde, blogcu ile başlayıp, blogspota geçip, en sonunda kendi alanıma kavuştum.
Beni diğer “yemek” bloglarından ayıran şey, sadece tarif yazmıyor olmam. Gittiğim gezileri, beğendiğim mekanları, yaptığım el işlerini paylaşıyor, zaman zaman dini içerikli ve güncel hayata dair yazılar yazıyorum.





Sitenizde birbirinden şık davet sofraları var. Günümüzde çoğu kadının yemek yapası bile yokken siz bu enerjiyi nereden buluyorsunuz?
Biz ailece misafir ağırlamayı çok seviyoruz. Misafir geldi mi değil, gitti mi üzülürüz diye bir düsturumuz vardır. Misafir evin bereketidir. Büyüklerimizden gördüğümüzde, misafire özel davranılması gerektiğidir.
Böyle yetiştiğim için de sofralarım her gün biraz daha özenli hale geliyor.  Kahvaltı sofrası hazırlamaya özellikle bayılıyorum ama çay ve iftar sofraları da vazgeçilmezim. Özellikle konsept uygulamak benim için bir tutku haline dönüştü. O sofralara oturan ailem ve sevdiklerimin yüzlerindeki mutluluğu, bazen hayreti görmeyi çok seviyorum. Onlardan gelen tepkiler de enerjimi sürekli tazeliyor.






Sunumlarınız çok şık tabak, bardak, servisler bir hayli bütçe ayırıyor olmalısınız nerelerden alışveriş yapıyorsunuz?
Bu soru son dönemin gözde sorusu oldu benim için. Özellikle önce beni takip etmeye başlayıp, sonra bir şekilde tanışanların neredeyse ismimden önce sordukları ilk soru  J
Zücaciye alışverişi bizde genetik. 76 yaşındaki ananem bile ona yeni mutfak eşyası aldığımız zaman mutlu oluyor.  Babam bana doğum günümde çatal bıçak takımı alabiliyor, sair zamanda gözüne şık gelip beğeneceğimi düşündüğü iki üç çini kâseyle eve geliyor.
Ben blog hayatına başlamamışken, insanlar peçete halkasını “yemekteyiz” programından öğrenmeden öncesinden beri, soframızda peçeteliğimiz de vardı, evimizde bol tabak bardağımızda.
Son dönemlerde ipin ucunu biraz kaçırdım sadece. Önce gözüme hoş görünsün, sonrasında ise beni takip edenler aynı şeyleri görmesin diye zaman zaman yeni şeyler alıyorum. Ama bu sanılanın aksine büyük bütçeler sayesinde olmuyor. Bunun için illaki çok lüks mağazalardan alışveriş yapmaya da gerek yok. Bazen köşedeki bir milyoncudan o şatafatlı mağazalarda bulamayacağınız güzellikle parçalar bulabilirsiniz. Önemli olan bakmakla görmek arasında fark ve indirimleri kollamak. Sözün özü beni herhangi bir AVM min Paşabahçe, Esse, Tantitoni, Bernardo mağazasında görebileceğiniz gibi, burun kıvrılan o bir milyonculardan alışveriş yaparken görebilirsiniz.
Bir de bu mutfak eşyası yığınıma, bir katkıyı eve gelen misafirlerimiz de yapıyor. Beni düşürüp aldıkları bir tek tabak bile benim için çok kıymetli.
  Uzun senelerdir yazıyorsunuz blog size para kazandırıyor mu?
Hayır kazandırmıyor.
Dünya mutfağı ile aranız nasıl? Beğenerek takip ettiğiniz yabancı bloglar veya şefler var mı?
Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeyen, değil Dünya mutfağı, yurdumun başka yöre mutfaklarına bile pek sıcak bakmayan bir ailede yetiştim. Bu sebeple değişik tatlara önyargıyla yaklaşıyorum. Buna rağmen, katıldığım workshoplar sayesinde dünya mutfaklarından değişik tarifler deneme imkânım oldu. Evde de damak zevkimize uyan dünya mutfağından tarifler deniyorum. Son dönemlerde önyargımı üzerimden atıp, farklı şeyler deneme eğilimindeyim.
Özellikle takip ettiğim yabanca blog yok. Onların tariflerinden çok farklı sunumları ilgimi çekiyor ve çoğunu kendi tariflerime uyguluyorum.
Jamie Oliver ve Rudolph Van Veen ‘i rast geldiğinde mutlaka izlerim.

Türk bloggerları ile alakalı ne düşünüyorsunuz?
Bloguna özen gösteren, ilk başladığı günde kalmayan, sürekli kendine geliştiren, bize bir şeyler veren blogları seviyorum. Ama arkadaşından, akrabasından görüp blog açan, özensiz, birkaç ay sonra bu işi bırakacak olanlar için iyi düşünmüyorum.
Çok güzel peçete halkaları, keçeden amerikan servisler, kapı süsleri hediyelikler hazırlıyorsunuz nasıl gidiyor satışlarınız?
Ooo kazandığım paralar buradan sizin köye yol olur :) demek isterdim. Facebook da kendi yemek sayfamın haricinde bu işleri sergilediğim ikinci sayfa olan Papatya Prenses’in Dükkanını açtığımda, gerçekten bu işten para kazandığımı, hatta dükkan açtığımı zannedenler olmuştu. Lakin öyle bir şey söz konusu değil. Yaptıklarımın çok büyük bir kısmını hediye götürüyorum gittiğim yerlere. Bir kısmını zaten kendim için yapıyorum. Kalan %1 kısmı satarsam da seviniyorum.





 Bugüne kadar blog aleminde sizi üzen yada çok şaşırtan bir olay oldu mu?
Olmaz mı hiç.. Sorulara cevap vermeye başlamadan önce 2009 yılında Elmalı Turta’nın benimle yaptığı röportaja bir göz attım da, kimler gelmiş kimler geçmiş hayatımdan dedim. Üzen, şaşırtan, mutlu eden neler yaşadım ve yaşamaya devam ediyorum. Ayrıntılara cevap vermek istemiyorum.

Facebook sayfanızda sizi onbinler takip ediyor. Son dönemde popüler olan instagram ve benzeri siteler için neler düşünüyorsunuz?
Tüketim toplumu olduk çıktık. Sosyal medyayı bile deli gibi tüketiyoruz. Eskiden sadece bloggerlar değil, takipçiler de tariflerimizi/ yazılarımızı okur ve yorum yazardı. Şimdi bırakın takipçileri sürekli aynı durumdan şikayet eden bloggerlar bile birbirine yorum yazmaz oldu. Facebookda beğen tuşuna basıp geçmek, instagramda takip etmek daha kolayına geliyor insanların.
Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır, atasözünün geçek olacağı günü bekliyorum. Evet ben de sosyal medyanın bir çok mecrasında varım,olmayada devam edeceğim ama benim yuvam bloğum.

Gelecekte blogunuz nerede olsun istersiniz?
Tariflerimi deneyip, beğendiğini benden esirgemeyen insanların çoğaldığı, daha fazla takipçiye ulaştığım güzel yerlerde olsun isterim.
Markaların popülariteye değil, işin düzgün yapılmasına önem verildiği günlerde, güzel çalışmalara imza atmak isterim.

HAFTA SONU

$
0
0





Bazı sabahlar diğerlerinden farklıdır hani, başka kalkarsın yataktan, bir duygu vardır içinde tam olarak ifade edemediğin biraz canını acıtır,bilmezsin neye hasret kaldığını...

O sabah farklıdır sanki her şey,bir başına edersin kahvaltını,aklında hani eminönün'de közde yapılmış kahveyi içtiğin gelir en can dostunla, bir sızı duyarsın...

O sabah kaçmak istersin, hayat bunaltır ya, hani yazdan kalma o göl üstünde ki yerde kalır aklın ah dersin orada olsam ya,sahi bu mevsim  nasıldır ki orası...

O sabah bir mucize istersin hayatında aranan belki de bir kitap arasında, binlerce kelimeden  tek bir cümle, çekip alırsın, içine çekersin...

O sabah özlediğini fark edersin her şeyi, hani bir balık sofrası sonrası yediğin tatlının tadını değil de paylaştığın muhabbeti,aşkı özlersin...

O sabah sadece özlersin...

Mutlu hafta sonları...


KIRMIZI YEŞİL

$
0
0




Ne çok kahvaltı sofrası yayınlıyorum farkında mısınız? nedeni galiba en çok kahvaltı sofrası hazırlamayı sevmem,Pazar sabahı uyanırsın ev halkı uyanmamıştır,kalkarsın çayı koyarsın içinde bir sevinç herkesin sevdiği bir şeyleri yapmaya çalışırsın,masa hazırlanır ev halkı uyanır ve gözlerinde ki mutluluğu görürsün işte o an dünyanın en mutlusu olursun..

Bir aydan fazla oldu bu sofrayı  hazırlayalı,bir pazar sabahı sevgili ile yapılan kahvaltı huzurla,muhabbetle,aşkla...

Özel hiç birşey yok sevgi ile hazırlanması dışında.













Ne demiş şair

Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı...

Bende altına imzamı atıyorum :) 



Mutlu haftalar :) 












İLK SİNEMA KEYFİ (KARLAR ÜLKESİ)

$
0
0





Ne zamandır aklımda benim kuzuyu sinemaya götürmek vardı sevebileceğini düşünüyordum geçtiğimiz pazar sinemanının yolunu tuttuk,insanın çocuğuyla vakit geçirmesi büyük bir keyif büyüdükçe daha da keyifli olmaya başlıyor sanki bu anlar,  öyle mutlu oldu ki salona girip filmin başlamasını beklerken,gözlerinde ki sevinç masumca mutluluk, ahh çocuk olmak ne güzel şey dedim...





Daha önce sinema deneyimi atlatan kelebeğin gözünden'in kuzusu ile ilk sinema keyfini yaşadık, iki çocuk eğlendi biz anneler daha çok eğlendik desek,filmi çok beğendik gerçi ben sonunda ağlamasam daha iyi olabilirdi sanki evet bazen duygusallığı fazla abarta biliyorum :)))

Çocuk deyip geçmemek gerek o kadar farkındalar ki her şeyin, her duyguyu yüreklerinin en derinlerinde hissediyorlar 0-6 yaş çok önemli  deniyor ya karakter için ne kadar doğru yaşayarak anlıyor insan.

Sırada tiyatro var bakalım nasıl olacak çok heyecanlıyım :)




Filmin konusu nedir derseniz 
Krallık, Karlar Kraliçesi (Snow Queen)'nin laneti sonrasında ebediyen sürecek bir kış mevsimine mahkum edilmiştir. Bu krallıkta yaşamakta olan maceracı ve iyi kalpli Anna, Karlar Kraliçesi'ni bulup laneti sona erdirmesini sağlayarak, şehrinde yaşayan insanları eski güzel günlerine döndürmeye karar verir. Masalsı bir yolculuğu çıkan Anna'nın yol arkadaşı ise usta bir dağcı olan Kristoff'tur. Başarıya ulaşmaları için Karlar Kraliçesi'ni görüp tanıyabilmeleri gerekmektedir. Görünürde basit olan bu plan, izbe dağdaki yolculuk ilerledikçe zorlaşmaya başlar. Mitolojik yaratıklar ve ürkütücü büyüler eşliğinde süren yolculuğun her dönemecinde ayrı bir tehlike ortaya çıkar. Yolculuğun asıl zor yanı ise zamanla yarışıyor oldukları gerçeğidir. 





Çekilen fotoğraflara baktığımda o güne dair yüz ifademi hep böyle gördüm :) 
Mutluluk bu olsa gerek.






SERAPTAN İLE ROMANTİC VİNTAGE BİRTHDAY PARTY

$
0
0







Şubat ayının ilk günü sevgili seraptan'ın daveti üzerine 30. yaş gününü kutlamak için elite world hotel deydik blogcu arkadaşlarımla beraber,her şey o kadar özenle hazırlanmıştı ki, partinin konsepti romantic vintage idi,serap sanki o yılların kadını öyle tatlı öyle sevgi dolu öyle enerjik bir insan ki,onun yanında mutsuz olmak gibi bir şey yok kanımca :)

Serap ile aynı gün doğmuşuz 27 ocak tipik kova kadını,canım yeni yaşında dilediğin bütün dilekler gerçek olsun çook mutlu ol olur mu...







Serap ile heyacanını paylaştık, mutluluğunu yaşadık,yaşı olmayan güzel kadın Ayşenur yazıcıyı dinledik, öyle tatlı, öyle güzel şeyler konuşuyor ki insan onu dinlemekten usanmaz galiba, ve peşinden hande kazanova' dan 2014 yılının burç yorumunu dinledik heyecanla :)





Ortam öyle romantik öyle güzel olmuştu ki saatlerin nasıl geçtiğini anlamadık desem.



Partinin başrol oyuncusu bütün dileklerin gerçek olsun , hayat seni hep böyle güldürsün ve mutlu etsin o gün bunu diledim senin için :) 




Günden bana dair kareler ne dersiniz uymuş muyum? vintage partiye :) 
 Kelebeğin gözünden ve serap nasılda eğleniyorlar fotoğraf çekinirken bakar mısınız :) 





Ve serap'ı yalnız bırakmayan sponsorları bizler için de bir sürü hediye hazırlamışlardı.
Hepsine çok teşekkürler





HAFTA SONU

$
0
0


Daha mı hızlı geçiyor artık vakit? yoksa çocuklukta mı kaldı büyümek için geçmeyen zamanı özlemek...

Eski zamanlardaki  sıcacık komşulukları,çat kapı girilebilen evleri, paylaştığın çayı,simiti...

Arabaların geçmediği sokakları, mahallenin çeşmesindeki uzun su kuyrukları...

Bisiklet kavgalarını,arnavut kaldırımlarını..

Anımsamak işte bir şeyleri..

Özlemek...

Mutlu hafta sonları ...





KEŞİF: OTAĞTEPE GÜZELCEHİSAR CAFE

$
0
0





İstanbul ne güzel bir şehirsin sen,kalabalığına, çarpık kentleşmene,bitmeyen trafiğine, bütün işkencene rağmen vazgeçilemiyor senden, sana duyulan AŞK başka biliyorsun değil mi?

Bu aşık olunası şehirin öyle de güzel mekanları var ki gezmekle bitmiyor doğma büyüme istanbullu olarak görmediğim nice yerler vardır, işte bu sebepten gezip, görmeyi, yeni yerler keşfetmeyi ve sizlerle paylaşmayı çok seviyorum.

Bu bakımdan cumartesi günleri bizim güzel arkadaşım  kelebeğin gözünden ile keşif günümüz :)

Geçen haftaların birinde kendimizi Otağtepe de bulduk.

Otağtepe'nin manzarası muazzam, şehire bir de buradan baktığınız da şairin dizeleri geliyor aklınıza hemen.

      İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı....






 Mekanın dekorasyonunu çok beğenmesem de manzaranın büyüsüne kapılmadan edemiyor insan oturduğun masa yada sandalyenin önemi kalmıyor, istanbul büyüsü altına alıyor seni otomatikman :)











Şömine neden girdiği her mekanı güzelleştiriyor :) 





Gitmeden önce mozaik pastasının meşhur olduğunu duymuştum denemeden olmazdı değil mi? 
gerçekten de başarılı idi,porsiyon büyük olduğu için hepsini bitiremedim.






Güzelcehisar Cafe & Restaurant Anadoluhisarı’nın sırtlarında, Boğazın bir göl güzelliğinde izlendigi, tarihi Rumelihisarı ve Anadoluhisarı kalelerini selamlayan Otağtepede yeşili ve maviyi sizin için bir araya getiriyor diyor mekan.


Keyifli bir mekan içerisi ve dışarısı oldukça güzel çocuklu ailelerinde tercih edebileceği içinde oyun parkının olduğu mükemmel manzaralı hoş bir yer bana görede.




Akşam güneşi batarken manzara ayrı güzel.




Mutlu aylin :)
Gezmeye ve fotoğraflama devam..
 Mutlu haftalar 



Adres : Otağtepe muhteşem çıkmazı 1 
Telefon : 0216 462 35 30 



KULAKLI BULGUR PİLAVI

$
0
0





Bizim evimizde en çok bulgur pilavı pişer sebebi belli çok faydalı oluşundan,bu bakımdan çeşitlendirmeye çalışırım bütün ev halkı seve seve yesinler benim gibi diye,bu pilavda sade olmasın ne koymalı diye düşünürken selvanın kulaklı şehriyeleri gözüme çarptı ve neden olmasın dedim.
Benim kuzum ile tabağın içindeki yıldızları kim yiyecek  oyunu oynarken 2 tabak yemiş oldu :)

Bulgur  kalitesi de çok önemli elbette selva bu konuda çok başarılı.


Malzemeler

  • 50 gr. tereyağ veya 1/2 çay bardağı sıvıyağ
  • 1 çorba kasesi selva bulgur
  • 1 çay bardağı selva kulaklı şehriye
  • 1 tatlı kaşığı nane
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 1 diş sarımsak
  • 1,5 çorba kasesi kaynar su (isteğe göre tavuk suyu koyulabilir.)

Yapılışı
  • Tencere içine alından tereyağ eritilir ve selva kulaklı şehriyeler rengi dönene dek kavrulur.
  • Yıkanan selva bulgurlar şehriyelerin üzerine ilave edilip bir kaç dakika kavrulur.
  • Kaynar su,nane,tuz ve rendelenen sarımsak ilave edilip karıştırıldıktan sonra tencerenin kapağı kapatılıp pişmeye bırakılır.
  • Suyunu çeken pilavın altı kapatılarak demlenmeye bırakılır.











ÖLÜM NASIL YAKAR BİLİYOR MUSUN?

$
0
0






İyi ki geçiyorsun zaman...ya acının en derinime işlediği bir anda donsaydın....  (Mevlana Celaleddin Rumi)

Ölümü unuttuğumuz anda hatırlayalım hiç içimizden çıkmasın diye mi verdin en yakınımıza Rabbim...

Telefon çalar acı acı hani...

Sonrası nasılda iç yakar, kör eder, sağırlaştırır,zaman durur...

Anlayamazsın ...

Günler geçiyordur oysa..

Sen sadece o son gülümsemesinde kalırsın...

Acı çıkmaz ya hani boğazında bir düğüm, hiç geçmez alışırsın...

Senden gelene isyan olmaz, sen en güzelini istersin kulların için biliriz..

Ama yüreğine laf anlatamazsın ya hani...

Ağlarsın sessiz sessiz....

Dua vaktidir oysa ...

Şimdi sen en güzel yerdesin biliyoruz...


''Ölüm güzel şey,budur perde ardından haber...
   Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber ''  (N. Fazıl Kısakürek )


Ölüm bir saniye uzağımızda iken ölümsüz gibi yaşamanın anlamı nedir ki...









Viewing all 467 articles
Browse latest View live